2ce 1OL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2ce 1OL

2ce 1oL Yeni Bir DÜnya
 
2ce1ol PortalAnasayfaGaleriAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol
Similar topics
    Anahtar-kelime
    merkezi Arial Soldier maker Smart Fortune anket corel Security Hangi ESET Gazete metastock movie hafıza Payback
    En son konular
    » AKAYEV.NET
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimePtsi Nis. 27 2015, 15:47 tarafından 1OL(AZRAİL662)

    » K-Lite Codec Pack Update 10.0.9 TR - indir Katılımsız
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeCuma Eyl. 26 2014, 23:00 tarafından kursunlu

    » Microsoft Office 2013 Türkçe Orjinal 32&64 Bit Full Tek link indir
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeCuma Eyl. 26 2014, 22:59 tarafından kursunlu

    » TÜM ÜYELERE
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeÇarş. Ağus. 13 2014, 12:32 tarafından 1OL(AZRAİL662)

    » Msn Messenger 2014
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeSalı Haz. 24 2014, 05:41 tarafından recep59

    » Web Creator 5.1
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeC.tesi Haz. 21 2014, 02:52 tarafından recep59

    » PC Kaleci 2014
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeSalı Haz. 17 2014, 01:03 tarafından recep59

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:23 tarafından Recep Öztürk

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:18 tarafından Recep Öztürk

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:14 tarafından Recep Öztürk

    » DriverPack Solution 13 Final Full Download indir
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:10 tarafından Recep Öztürk


     

     Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?

    Aşağa gitmek 
    3 posters
    YazarMesaj
    1OL(AZRAİL662)
    PRENS-Kurucu
    PRENS-Kurucu
    1OL(AZRAİL662)


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 5270
    Yaş : 33
    Nerden : Denizli
    İş/Hobiler : PC Beat
    Lakap : AZRAiL662
    İletisi : Allah'tır tek hakim
    Ağa kim?
    Paşa kim?
    Deneyim :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Seviye :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Saygınlık :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    İşletim Sistemi : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Yk-mac10
    Ruh Hali : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Asik10
    Rep Puanı : 181
    Rep Gücü : 2273
    Kayıt tarihi : 24/12/07

    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Empty
    MesajKonu: Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?   Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimePaz Şub. 03 2008, 13:17

    KURAN'I YANLIŞ

    YORUMLAMA ÖRNEKLERİ



    Cennette şarap içilmesi



    Bir kısım akılsızların Kuran'da, güya çelişki olarak göstermeye
    çalıştıkları konulardan biri, şarabın dünyada haram kılındığı halde
    neden cennette bir ikram olarak sunulduğudur. Tartışma konusu yapmak
    istedikleri ayet ise şöyledir:



    Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde
    bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler
    için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve
    orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret
    vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak
    kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen
    kimseler gibi olur mu? (Muhammed Suresi, 15)



    Daha önceki bölümlerde de bahsettiğimiz gibi, bu tür bir anlayış
    eksikliği Kuran'ın geneline hakim olmamak, akledememek, art niyetli ve
    ön yargılı bir bakışa sahip olmaktan kaynaklanmaktadır. Şimdi böyle
    akılsızca bir iddianın niçin mantıksız ve geçersiz olduğunu birkaç
    yönden inceleyelim:



    Birincisi, cennette ikram edilen şarapla dünyadaki şarabın farklı özelliklere sahip olduğunu aşağıdaki ayetlerden anlıyoruz:



    Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler ki bundan
    ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları
    çelinir. (Vakıa Suresi, 18-19)



    Görüldüğü gibi, cennette sunulan içki dünyadaki şarabın olumsuz
    etki ve özelliklerinden arındırılmış bir içki türüdür. Ayette
    belirtildiği gibi ne baş ağrısı verir ne de aklı çeler. Yani keyif ve
    lezzet verici olmasına rağmen sarhoş edici ve rahatsızlık verici bir
    niteliği yoktur. Bu özelliklere sahip bir şarabın da cennet
    nimetlerinden bir nimet olmasında en ufak bir çelişki yoktur.



    Dünyadaki içki pek çok yönden Kuran'da kötülenmiş, olumsuzlukları
    belirtilmiş zararlı bir içkidir. İçkinin zarar ve kötülüklerini anlatan
    ayetlerden bazıları şöyledir:



    Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak
    şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının;
    umulur ki kurtuluşa erersiniz. Gerçekten şeytan, içki ve kumarla
    aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan
    alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 90-91)



    Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah,
    hem insanlar için yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha
    büyüktür." (Bakara Suresi, 219)



    Elbette ki bu dünyada haram kılınan içkinin Kuran'da kınanmış kötü
    özelliklerinin cennetteki içkilerde bulunması düşünülemez. Nitekim
    Allah bir başka ayetinde de cennet içkisini tarif ederken bu içkinin
    dünyadaki içkinin kötü özelliklerine sahip olmadığını bir kez daha
    vurgulamaktadır:



    Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.
    Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). Onda ne bir gaile vardır,
    ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir. (Saffat Suresi, 45-47)



    Allah'ın açıkca belirttiği bu konuyu kendince çelişkili gören bir
    kimsenin anlayışından şüpheye düşülmesi kaçınılmazdır. Cehalet ve
    sapkın bir amaçla Kuran'a yaklaşan bir kimsenin aklının bu derece
    kapanması, en açık konuları dahi anlayamayacak bir acizliğe düşmesi de
    Kuran'ın mucizelerindendir. Allah bir ayetinde akledemeyenlerin düştüğü
    bu durumu şöyle tarif eder:



    Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur.
    O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar. (Yunus
    Suresi, 100)



    İkincisi, Kuran'ın Arapça metninde, bildiğimiz şarap ve her türlü
    alkollü içki anlamına gelen "hamr" sözcüğünün cennet içkisi anlamında
    kullanıldığı tek ayet önceki sayfalarda yer verdiğimiz Muhammed
    Suresi'nin 15. ayetidir. Bunun dışında, cennetteki içecekler için
    kullanılan "şarap" kelimesi Arapça'da herhangi bir içecek anlamına
    gelir. Türkçe'de şarap kelimesi bildiğimiz alkollü içki için kullanılsa
    da gerçekte Arapça'da içmek anlamına gelen "şerebe" kökünden türemiştir
    ve her türlü alkolsüz içecek için kullanılabilir. Buradan da cennet
    içkisinin farklı bir içki olduğu anlaşılmaktadır. Yani Kuran'daki
    cennet ayetlerinde geçen "şarap" kelimesinin Türkçe'de kullandığımız
    şarapla bir ilgisi yoktur. Bu kelimenin geçtiği ve içecek anlamında
    kullanıldığı ayetlerden bazıları şöyledir:



    İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler. (Sad Suresi, 51)



    Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil
    elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara
    tertemiz bir şarab içirmiştir. (İnsan Suresi, 21)



    Şarap konusuyla ilgili bir başka yanlış yorumlama



    Nahl Suresi'nin 67. ayetinde Allah; "Hurmalıkların ve üzümlüklerin
    meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem
    güzel bir rızık edinmektesiniz�" buyurmaktadır.



    Akledemeyen bazı cahil kişiler burada kendilerince şarabın
    övüldüğünü, haram olan bir şeyin övülmesinin de çelişkili olduğunu
    söylerler. Herşeyden önce, dikkatli bakıldığında ayette şarabın
    övülmesi gibi bir durum yoktur. Ayette övülen kısım hurmaların ve
    üzümlerin bizzat kendilerinin güzel rızıklar olduklarıdır. Ayetin
    birinci bölümünde bahsedilen ise insanların bunlardan elde ettikleri
    sarhoşluk verici içkidir ki zaten Kuran'ın pek çok yerinde bu içkinin
    zararları sayılmış ve kötülenmiştir. Ayetin ifadelerinden şarap içmeye,
    sarhoş olmaya bir teşvik, bir övgü olduğunu çıkarmak da ortada kasıtlı
    bir yaklaşım ya da önemli bir anlayış ve muhakeme bozukluğu olduğunu
    göstermektedir.



    Bu ayette önemli bir gerçeğe dikkat çekilmektedir: Allah'ın rızık
    olarak verdiği bir nimet, istendiğinde olumlu ve faydalı bir yönde
    değerlendirilebilir, istenildiğinde de suistimal edilerek zararlı
    işlerde kullanılabilir. Yani aynı nimet, amaca göre hayır ya da kötülük
    haline getirilebilir, helal ya da haram yönde kullanılabilir. Burada da
    imtihan dünyasının bu temel gerçeği üzüm ve şaraptaki tezat örneğiyle
    vurgulanmaktadır. Allah'ın nimet olarak yarattığı üzüm, sağlık
    açısından ne kadar faydalı, besleyici, lezzetli bir ürünse, bundan o
    derece zararlı, insan vücudu üzerinde kalıcı ve olumsuz etkileri olan
    şarap da üretilebilir. Aynı gerçek mal, para, güzellik, zeka, makam,
    mevki, güç, iktidar gibi pek çok nimet içinde geçerlidir. Bu nimetler
    Allah'ın beğendiği hayırlı işlerde değerlendirilebileceği gibi,
    Allah'ın razı olmadığı, zararlı, olumsuz amaçlar için de
    kullanılabilir.



    Görüldüğü gibi, Allah aynı nimeti pek çok hikmet dahilinde farklı
    yaratılışlara çevirebilir. Bu gerçeği de aynı üstün hikmetle tek bir
    ayette ifade edebilmektedir. Düşünüp akleden kimseler de Allah'ın
    ayetlerindeki hikmetleri görür ve anlarlar. Nitekim aynı ayetin
    devamındaki, "� şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için,
    gerçekten bunda bir ayet vardır." (Nahl Suresi, 67) ifadesinde de buna
    dikkat çekilmektedir.



    Kısacası, ayet açık bir şuur ve dikkatle okunduğunda ortada
    herhangi bir çelişki olmadığı rahatlıkla görülür. Artık bu derece açık
    konularda çelişki aranmaya çalışılması da inkar edenlerin Kuran
    karşısında düştükleri çaresizliği göstermeye yeterlidir.



    "Domuz eti bugünkü sağlık koşullarında yenebilir" denmesi



    Domuz etinin Kuran indirildiği dönemde yenmesinin sağlığa zararlı
    pek çok yönleri olduğu gibi, bugün de yenmesinin sağlığa zararlı olan
    çeşitli yönleri vardır. Bir kere domuz, her ne kadar temiz
    çiftliklerde, bakımlı ortamlarda yetiştirilirse yetiştirilsin, kendi
    pisliğini yiyen bir hayvandır. Gerek pislikle beslenmesi gerekse
    biyolojik yapısı nedeniyle domuzun bünyesi diğer hayvanlara oranla çok
    fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda diğer
    hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir.
    Doğal olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu dolaşım
    yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yanı sıra domuz
    eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bunların sonucunda
    tüm bu aşırı düzeydeki antikorlar, hormonlar, kolesterol ve lipidlerle
    yüklü olan domuz etinin insan sağlığı açısından önemli bir tehdit
    olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.



    Bugün domuz etinin yoğun olarak tüketildiği ABD, Almanya gibi
    ülkelerin nüfuslarının önemli bir bölümünü oluşturan normalin çok
    ötesinde aşırı şişman kimselerin varlığı, artık alışılmış bir manzara
    olmuştur. Domuz etine dayalı bir beslenme sonucunda aşırı büyüme
    hormonuna maruz kalan insan bünyesi önce aşırı kilo toplamakta, sonra
    da vücudu deformasyonlara, şekil bozukluklarına uğramaktadır.



    Bunların dışında domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerden biri de
    "trişin" mikrobudur. İnsan vücuduna girdiğinde doğrudan kalp kaslarına
    yerleşerek ölümcül tehlike oluşturan trişin mikrobuna domuz etinde
    sıklıkla rastlanmaktadır. Günümüz teknolojisiyle trişinli domuzları
    teknik olarak tespit etmek mümkünse de önceki asırlarda böyle bir
    yöntem bilinmiyordu. Bu nedenle domuz eti yiyen herkes için trişin
    mikrobunu kapma ve ölümle karşı karşıya kalma riski vardı.



    Görüldüğü gibi tüm bu sebepler domuz etinin Müslümanlara
    yasaklanmasının hikmetlerinden bazılarını göstermektedir. Her koşulda
    sağlığa zararlı etkilerini sürdüren, denetimsiz üretiminde ise ölümcül
    bile olabilen domuz etinin yenmesi yasaklanarak böyle bir tehlikeye
    karşı en başından köklü ve keskin bir önlem alınmıştır.



    Ne var ki burada çok önemli bir noktayı hatırlatmakta fayda vardır.
    Bir şeyin haram kılınması için mutlaka sağlığa ya da insanlığa zararlı
    olması gerekmez. Bu konu pek çok kimsenin dikkatinden kaçan, art
    niyetlilerin de insanların bilgisizliklerinden faydalanarak bununla
    akıllarını karıştırmayı denedikleri bir konudur. Yani, "bunun ne
    sakıncası var da, şunun ne zararı var da Kuran yasaklıyor" şeklindeki,
    düşünüp akledilmeden ortaya atılan cahilce iddialar gerçekte Kuran'ın
    hükümlerindeki hikmet ve amaçtan habersiz olmaktan kaynaklanmaktadır.
    Akledemeyen kişiler konuları dar ve sınırlı kalıplar içinde algılamaya
    çalıştıklarından, daha geniş dairede yer alan hikmetleri ve bunların
    mantıklarını kavrayamazlar.



    Allah çok daha farklı nedenlerle de herhangi bir şeyi insanlara
    yasaklayabilir. İnsanları denemek için, Kendisinden gerçekten korkan ve
    Kendisine samimi olarak itaat edenlerin anlaşılması, sahtekarların da
    ortaya çıkması için zararı olmayan bir şey de yasaklanabilir. Ceza ve
    ibret kastıyla ya da nimetlerin kıymetinin hatırlanması ve şükre vesile
    olması için de bir konuda yasak konabilir.



    Allah Kuran'da, Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanı yemeyi de haram kıldığını belirtmiştir:



    O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına
    kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz
    olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona
    bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara
    Suresi, 173)



    Aynı otlakta büyüyen iki sığırdan biri Allah adına kesilirse
    yenmesi helal, diğeri Allah'tan başkası adına kesilirse yenmesi haram
    olur. Bu hükmün bir hikmeti de insanlar için bir deneme vesilesi
    olmasıdır.



    Kuran'da önceki dönemlerde Yahudilere konulan, "Cumartesi günü iş
    yapma yasağı"nın onların imtihanı için olduğu ise şöyle
    bildirilmektedir:



    Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani
    onlar Cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü
    iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın
    geliyor, 'cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında' ise,
    gelmiyorlardı. İşte biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle
    imtihan ediyorduk. (Araf Suresi, 163)



    Oysa bir dönem Yahudilere yasaklanan Cumartesi günü iş yapmak,
    Kuran'da Müslümanlara yasaklanmamıştır. Bu da, yasağın herhangi bir
    toplumsal sakıncadan ya da özellikle o gün şehre akın eden balıkların
    sağlığa zararından ötürü değil, deneme kastıyla konulduğunu
    göstermektedir. Nitekim, söz konusu kavmin yasağı çiğneyerek imtihanı
    kaybettikleri de ayette belirtilmiştir. Böyle bir yasakla o kavmin
    insanlarının imanlarındaki samimiyetsizlik ve Allah'tan gereği gibi
    korkup sakınmadıkları ortaya çıkmış oluyordu.



    Kuran'da müminler için konulan bir yasak da benzer bir hikmet, bir deneme amacı taşımaktadır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:



    Ey iman edenler, Allah görünmezlikte (gaybte) kendisinden kimin
    korktuğunu ortaya çıkarmak için ellerinizin ve mızraklarınızın
    erişeceği avdan bir şeyle andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bundan
    sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azab vardır. Ey iman edenler, siz
    ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden)
    öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da,
    Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi
    hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak
    olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun.
    Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç
    alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öç sahibidir. Deniz avı ve onu
    yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı.
    İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na
    (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. (Maide Suresi,
    94-96)



    Ayetlerde bu yasağın hikmeti açıkça belirtilmiştir: "..
    görünmezlikte Kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için..."
    Ellerin ve mızrakların bu ava rahatlıkla erişebilmesi de bu imtihanın
    bir parçasıdır.



    Kavimlere getirilen ilahi yasakların bir diğer hikmeti de onların
    tavır ve davranışlarındaki bozukluk, sapkınlık nedeniyle
    cezalandırılmaları ve tevbe edip doğru yola dönmelerinin sağlanmasıdır.
    Geçmiş dönemlerde Yahudilere konulan bazı yasaklar da bunun bir
    örneğidir:


    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    https://2ce1ol.yetkin-forum.com
    1OL(AZRAİL662)
    PRENS-Kurucu
    PRENS-Kurucu
    1OL(AZRAİL662)


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 5270
    Yaş : 33
    Nerden : Denizli
    İş/Hobiler : PC Beat
    Lakap : AZRAiL662
    İletisi : Allah'tır tek hakim
    Ağa kim?
    Paşa kim?
    Deneyim :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Seviye :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Saygınlık :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    İşletim Sistemi : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Yk-mac10
    Ruh Hali : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Asik10
    Rep Puanı : 181
    Rep Gücü : 2273
    Kayıt tarihi : 24/12/07

    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Empty
    MesajKonu: Geri: Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?   Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimePaz Şub. 03 2008, 13:18


    Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve
    koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe
    karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve
    hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz
    şüphesiz doğru olanlarız. (Enam Suresi, 146)



    Buraya kadar anlaşılacağı gibi Allah'ın haram kıldığı şeylerin
    yasaklanmasında pek çok hikmet ve amaç bulunur. Bu hikmeti yalnızca
    yasaklanan şeyin zararlı ya da sağlıksız olmasıyla kısıtlamak Kuran'ı
    gereği gibi bilip anlamamaktan, düşünmemekten kaynaklanır.



    Domuz etinin yasaklanmasının da birden fazla hikmeti vardır. İçinde
    yaşadığımız asra değin domuz etinin insan sağlığını doğrudan tehdit
    eden zararları olduğunda kuşku yoktur. Bugünkü tıbbi cihazlarla,
    biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmuş bu zarara karşı, daha
    kimsenin mikrop, bakteri, trişin, hormon, antikor gibi kavramlardan
    haberi olmadığı 7. yüzyılda indirilen Kuran'da kesin önlem alınması da
    aynı zamanda bu ilahi Kitabın mucizelerindendir. Bugün de domuz
    üretiminde alınan her türlü önlem ve denetime rağmen, domuz etinin
    fizyolojik olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmadığı, insan
    sağlığına kesin zararı olan bir et çeşidi olduğu bilinmektedir. Buna
    rağmen üretiminin kolaylığı ve maliyetinin düşüklüğü nedeniyle dünya
    çapında yaygın olarak tüketilmektedir. Aslında, dikkat edildiğinde
    domuz üretiminin bu derece cazip olmasının, geçmişte Yahudilere çalışma
    yasağı olan Cumartesi günü balıkların akın etmesinden farkı yoktur.
    Yeryüzünde kuzu, koyun, tavuk, sığır eti, sayısız kuş çeşidi, av
    hayvanı ve daha pek çok türde yenebilecek, son derece lezzetli hayvan
    eti varken Allah'ın haram kıldığı domuz etine tamah etmenin maksatlı
    bir tutum olacağı açıktır.



    Kuran'da belirtilen gerekçeler dışında her ne suretle olursa olsun
    domuz etini yemek Kuran'ın geçerli olduğu kıyamete kadar haramdır.
    Bundan 100 yıl sonra, bütünüyle zararsız bir hale getirilse dahi, domuz
    eti yememek yine müminler için bir ibadet vesilesi olacaktır. O zaman
    da bunu yiyip yememek yine inkar eden akılsızlar için bir fitne -deneme
    konusu- olacaktır.



    Kıssaların masal sanılması



    Kuran'daki üslubun en önemli özelliklerinden biri de çeşitli
    konuları örnek ve benzetmelerle açıklamasıdır. Bu örnek ve benzetmeler
    de çoğunlukla önceden gelmiş Peygamberlerin veya elçilerin
    hayatlarından ya da Kuran'ın indirilmesinden önce yaşanmış çeşitli
    olaylardan aktarılan bilgiler içinde geçer. Dolayısıyla Kuran'da yer
    alan bu tür kıssalar insanlar için pek çok ibret, örnek, işaret ve
    mesajlar taşırlar.



    Bu ilahi hikmeti kavrayamayan kimselerin her devirde Kuran hakkındaki cehaletlerini sergileyen sözleri Kuran'da şöyle aktarılır:



    Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; "İşittik" dediler. "İstesek, biz
    de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerinden
    başkası değildir." (Enfal Suresi, 31)



    Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Eskilerin masalları" dediler. (Nahl Suresi, 24)



    Oysa akledemeyenlerin masal sandıkları kıssalar, müminlere yol
    gösteren sayısız değerli bilgi ve örneklerle doludur. Allah her devirde
    müminlerin başlarına gelebilecek her türlü olay ve şartı geçmiş
    Peygamberler ve kavimlerin yaşadıklarından çeşitli örnekler ve kesitler
    vererek açıklamaktadır.



    Elbette ki Kuran'daki kıssaların ve örneklerin hikmeti yalnızca
    insanlara tarih bilgisi vermek değildir. Bu kıssalar sayısız ilahi
    hikmet içerirler; bunlardan birkaçını şöyle sayabiliriz:



    - Allah'ın müminlerin ve inkar edenlerin üzerinde işleyen ve dünya kurulduğundan beri değişmeyen kanunlarını göstermek;



    - Müminlerin her devirde karşılaşabilecekleri olaylar, imtihanlar,
    sıkıntılar karşısında ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını, ne tür
    tepkiler vermeleri gerektiğini, nasıl bir ruh ve ahlak yapısı
    sergileyeceklerini, Allah'a karşı nasıl bir tavır ve üslup içinde
    olmaları gerektiğini tarif edip açıklamak. Her konuda müminlere yol
    göstermek.



    - Müminlerin şevklerini artırmak.



    - İnkar edenleri uyarıp doğru yola davet etmek ve bu davete uymayanların hüsranla biten sonlarını hatırlatmak.



    - Kıyamete kadar Kuran'a uyan müminleri dünyada ve ahirette bekleyen güzel sonu müjdelemek.



    Elbette bunları algılayacak akıl ve kavrayıştan yoksun olan kişiler
    de Kuran'ı bir hikaye kitabı gibi görür, kıssalardaki hikmetlere
    erişemezler. Bu kişilerin her türlü öğüt ve açıklamaya kapalı, sabit
    fikirli, algıları kitlenmiş kimseler oldukları ayetlerde şöyle
    belirtilir:



    Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa biz, onu kavrayıp
    anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve
    kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi'
    görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkâr etmekte olanlar, sana
    geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu, öncekilerin uydurma
    masallarından başka bir şey değildir" derler. (Enam Suresi, 25)



    Bu tür kişiler bu davranışlarıyla Kuran'a ya da İslam'a bir zarar
    veremezler. Kendileri her ne kadar Kuran'a zarar vermek, insanları
    dinden saptırmak ya da alıkoymak isteseler de, gerçekte yegane zararı
    farkında olmadan kendilerine verirler. Bu gerçek yukarıdaki ayetin
    devamında şöyle bildirilir:



    Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar,
    yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda
    değildirler. (Enam Suresi, 26)



    İçinde bulundukları yanılgının farkına vardıklarında ise iş işten
    geçmiş, çok geç kalmışlardır, artık geri dönüş ve telafi imkanı yoktur.
    Bu durum ayette şöyle haber verilmektedir:



    Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki:
    "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini
    yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (Enam Suresi, 27)



    Kuran'ı diğer İlahi kitapların bir kopyası, taklidi sanma



    Kuran, Allah'ın tüm insanlara uyarıcı ve öğüt verici olarak
    indirdiği, kıyamete kadar geçerli olan tek hak kitaptır. Kuran'dan önce
    gönderilen kitaplar insanlar tarafından tahrif edilmiştir. Ancak Kuran,
    Allah tarafından korunmuştur. Bu gerçek "Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı)
    Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz." (Hicr Suresi,
    9) ayetiyle haber verilmiştir.



    Kuran hakkında akılsızların öne sürdükleri asılsız iddiaların en
    yaygınlarından birisi de, Hz. Muhammed'in, Kuran'ı Kitab-ı Mukaddes'ten
    (Tevrat ve İncil) esinlenerek yazdığı yalanıdır. Bu, tamamen hayali ve
    hiçbir dayanağı olmayan iddianın temeli ise Kuran ile Kitab-ı Mukaddes
    arasındaki bazı benzerliklerdir.



    Oysa benzerliklerin bulunması son derece doğal bir durumdur. Çünkü
    sonuçta hepsi (Tevrat ve İncil'in tahrif edilmiş bölümlerini ayrı
    tutarsak) Allah'ın sözüdür, hepsinin mesajı aynıdır. Allah'ın varlığı,
    birliği, Allah'ın sıfatları, ahiret inancı, iman edenlerin, inkar
    edenlerin, münafıkların özellikleri, geçmiş ümmetlerin durumu gibi
    temel konular, öğütlenen ve sakındırılan hususlar, ahlaki ölçüler
    hiçbir devirde köklü olarak değişmeyen evrensel gerçeklerdir.
    Dolayısıyla önceki kitaplarda yer verilen bu konularla Kuran'da
    anlatılanlar arasında benzerlik ve paralellik bulunması hiç de
    yadırganacak bir durum değildir. Zaten Kuran'da da İslam dininin diğer
    dinlerden apayrı bir din olduğu iddiası yoktur. Benzerlik Kuran
    ayetlerinde de belirtilir:



    Ve hiç şüphesiz, o (Kuran), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
    İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için bir delil (ayet)
    değil mi? (Şuara Suresi, 196-197)



    Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, biz sizden önce
    kitap verilenlere ve sizlere: "Allah'tan korkup-sakının" diye tavsiye
    ettik... (Nisa Suresi, 131)



    Dahası Kuran'ın kendisinde, gerçek Tevrat ve İncil'i doğrulayıcı bir kitap olduğu bizzat bildirilmektedir:



    Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir
    şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kuran'ı) indirdik. Öyleyse
    aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp
    onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir
    şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. (Maide Suresi, 48)



    Kendinden önceki kitapları doğrulama özelliği sadece Kuran'a değil,
    diğer hak kitaplara da verilmiştir. Hz. İsa'ya gönderilen İncil de,
    kendisinden önce Hz. Musa'ya indirilen Tevrat'ı doğrulamaktadır. Bu
    gerçek Kuran'da şöyle haber verilir:



    Onların (Peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı
    olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur
    bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici
    ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46)



    Bu, Allah'ın bir kanunudur ve bu kanun elbette ki Kuran için de
    geçerlidir. Kuran'da, diğer semavi dinlerin kitaplarında yer alan ortak
    konuların bir kısmından bahsedilmiştir. Hac Suresi'nin 26. ve 27.
    ayetlerinde hac ibadetinin Hz. İbrahim'le başladığı, Enbiya Suresi'nin
    72. ve 73. ayetlerinde namaz ve zekatın Peygamberimizin döneminden önce
    de farz olduğu, Müminun Suresi 51. ayette diğer elçilere de salih
    amellerde bulunmalarının emredildiği bildirilmiştir. Ayetlerde şöyle
    buyrulmaktadır:



    Hani biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız
    zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf
    edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz
    tut." "İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan
    (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler."
    (Hac Suresi, 26-27)



    Ona İshak'ı armağan ettik, üstüne de Yakub'u; her birini salihler
    kıldık. Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve
    onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi
    vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. (Enbiya Suresi, 72-73)



    Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde
    bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum.
    (Mü'minun Suresi, 51)



    Buraya kadar anlattıklarımızdan, niçin Kuran'la önceki kitaplar
    arasında birtakım konu ve içerik benzerliklerinin bulunduğu ve bunun ne
    kadar doğal bir durum olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu
    benzerliklerin bulunması Kuran'ı Peygamberimizin yazdığını değil, tam
    tersine bütün semavi dinlerin kitaplarının aynı kaynaktan geldiğini,
    yani Allah'ın sözü olduğunu kanıtlar. Bu da hem Kuran'ın bildirdiği,
    hem de akıl ve mantığın tasdik ettiği bir gerçektir.



    Allah, Kuran'ın kendi katından indirilmiş hak kitap olduğunu ve bu
    gerçeği anlayamayan insanların durumunu ayetlerinde şöyle haber
    vermiştir:



    Bu Kuran, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş
    değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak
    açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa:
    "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri
    olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah'tan
    başka çağırabildiklerinizi çağırın." Hayır, onlar ilmini
    kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi
    yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı.
    Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak. (Yunus Suresi,
    37-39)



    Ayrıca, konunun bir diğer yönü daha vardır: Hz. Muhammed, hayatında
    Tevrat'ı veya İncil'i okumuş ya da araştırmış, onlar hakkında bilgi
    sahibi olmuş bir kimse değildi. Peygamberimizin daha önce bu kitapları
    okumaması, yazmaması, bir inceleme, hazırlık ya da çalışma yapmaması,
    kavminin de yakından şahit olduğu bir gerçekti. Bu konuda hiç kimsenin
    bir şüphesi yoktu. Öyle ki Kuran'da, inkarcılar için de çok açık ve
    bilinen bir gerçek olan Peygamberimizin bu özelliği, onlara karşı bir
    kanıt olarak belirtilmiştir:



    Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de
    yazmıyordun. Böyle olsaydı, batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.
    (Ankebut Suresi, 48)



    Hz. Muhammed (sav)'in bu özelliğinden dolayı, önceki ilahi kitaplar
    hakkında bilgisi olmayan ve bu dinlere mensup olmayan kimseler için
    kullanılan "ümmi" terimi Kuran'da, Peygamber Efendimiz için de
    kullanılmıştı. Ayet şöyledir:



    Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı
    bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar�
    (Araf Suresi, 157)



    Ümmi kelimesinin Kuran'da, Hıristiyan veya Yahudi olmayanlar anlamında kullanıldığı aşağıdaki ayetten anlaşılmaktadır:



    Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla
    birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere
    de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten
    hidayete ermişlerdir. (Al-i İmran Suresi, 20)



    Görüldüğü gibi "ümmi" terimi ayette, kendilerine kitap verilenlerin
    dışında kalan kimseler hakkında kullanılmıştır. Buradan anlaşıldığı
    gibi Kuran'da, ümmi kelimesinin klasik yorumdaki, "okuma yazma
    bilmeyen" anlamında kullanılmadığı açıktır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    https://2ce1ol.yetkin-forum.com
    2ce
    PRENSES
    PRENSES
    2ce


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 118
    Nerden : KOCAELİ
    İletisi : 2ce1ol
    Deneyim :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Seviye :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Saygınlık :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Rep Puanı : 1
    Rep Gücü : 101
    Kayıt tarihi : 08/01/08

    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Empty
    MesajKonu: Geri: Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?   Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeCuma Şub. 22 2008, 19:49

    güzel paylaşım teşekkürler
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    https://2ce1ol.yetkin-forum.com/
    mitocankuş
    Paylaşımcı
    Paylaşımcı
    mitocankuş


    Mesaj Sayısı : 84
    İletisi : 2ce1ol
    Deneyim :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue21 / 10021 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Seviye :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue21 / 10021 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Saygınlık :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue21 / 10021 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Left_bar_bleue31 / 10031 / 100Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Right_bar_bleue

    İşletim Sistemi : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Yk-xp10
    Ruh Hali : Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Keyifl10
    Rep Puanı : 14
    Rep Gücü : 81
    Kayıt tarihi : 05/11/08

    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Empty
    MesajKonu: Geri: Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?   Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar? Icon_minitimeCuma Şub. 27 2009, 16:00

    duvar kafayı duvarlara vurmamak mümkün değil böyle gerizekalı insan müsveddelerini gördükçe:D:D:

    saolasın kardeşimelleriine sağlık

    bu insan müsveddelerine iyi bir ders olmuş belki bir tanesi denk gelirde şu yazını okuyunca bakarsın kafasına dank eder bazı şeyler...sende sevaplanmış olursun bol bol...

    emeğine sağlık kardeşim
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    2ce 1OL :: DİNİ :: Kur'an-ı Kerim-
    Buraya geçin:  
    Forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar