En son konular | » AKAYEV.NETPtsi Nis. 27 2015, 15:47 tarafından 1OL(AZRAİL662)» K-Lite Codec Pack Update 10.0.9 TR - indir KatılımsızCuma Eyl. 26 2014, 23:00 tarafından kursunlu » Microsoft Office 2013 Türkçe Orjinal 32&64 Bit Full Tek link indirCuma Eyl. 26 2014, 22:59 tarafından kursunlu » TÜM ÜYELEREÇarş. Ağus. 13 2014, 12:32 tarafından 1OL(AZRAİL662)» Msn Messenger 2014Salı Haz. 24 2014, 05:41 tarafından recep59 » Web Creator 5.1C.tesi Haz. 21 2014, 02:52 tarafından recep59 » PC Kaleci 2014Salı Haz. 17 2014, 01:03 tarafından recep59 » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:23 tarafından Recep Öztürk » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:18 tarafından Recep Öztürk » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:14 tarafından Recep Öztürk » DriverPack Solution 13 Final Full Download indirÇarş. Haz. 11 2014, 14:10 tarafından Recep Öztürk |
| | DÜŞÜNEMEDİKLERİMİZİ DÜŞÜNÜYOR OLMADIKÇA!... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
1OL(AZRAİL662) PRENS-Kurucu
Mesaj Sayısı : 5270 Yaş : 33 Nerden : Denizli İş/Hobiler : PC Beat Lakap : AZRAiL662 İletisi : Allah'tır tek hakim
Ağa kim?
Paşa kim? Deneyim : Seviye : Saygınlık : Aktiflik : İşletim Sistemi : Ruh Hali : Rep Puanı : 181 Rep Gücü : 2273 Kayıt tarihi : 24/12/07
| Konu: DÜŞÜNEMEDİKLERİMİZİ DÜŞÜNÜYOR OLMADIKÇA!... C.tesi Haz. 20 2009, 11:41 | |
| DÜŞÜNEMEDİKLERİMİZİ DÜŞÜNÜYOR OLMADIKÇA!...
Düşünme ve düşünce kavramları hayatınızda ne kadar yer tutuyor, bunu hiç düşündünüz mü? Bana, gerçek anlamda disiplinli düşünce alışkanlığımız hiç yokmuş gibi geliyor. Eğitimli ve kariyer sahibi insanlar olarak, hiç olmazsa haftada bir-iki kez gerçek anlamda düşünebiliyor musunuz? Düşünme, iş yürütme ve problem çözme alışkanlıklarınız arasında ne kadar yer alabiliyor? Temel düşünce dinamiklerinin öğretilmesi gereken noktalar olan okullarımızda bile, “Madem bu soruyu çözemiyorsun, zaman kaybetmeden hemen diğerine geç” mantığı hakim değil mi?
İnsanlar, düşünmeyi beyin konforlarını kaçıran bir süreç olarak görüyorlar. Motivasyon, stres yönetimi, duygusal zeka gibi konulara yakın bir ilgi gösterdikleri halde, insan olmanın olmazsa olmazı olan düşünme konusu hiç bir şekilde eğitim ve günlük hayatın temel pratiklerde yerini alabilmiş değil. Bizi biz yapan iki temel değer, dil ve düşünce göz göre göre ellerimizin arasından kayıp gidiyor. Belki biraz abartılı olacak ama, düşünce kavramının hayatımızdaki yeri,
“Akşama yemeğe çıkmayı düşünüyorum.”
“Yarın size gelmeyi düşünüyorum.”
“Çok para kazanmayı düşünüyorum...” gibi basit fikirlerin cenderesine sıkıştırılmış bulunuyor. Oysa ki düşünce, somut kavramlar üzerinden gerçekleştirebileceğimiz bir süreç değildir. Soyut olan her şeyin boyutu, somut olan her şeyden daha büyük olduğuna göre, düşüncelerimizin boyutunun tüm evrenden bile büyük olduğu varsayılabilir.
Düşünce İnsana Bir Armağandır
Üniversitelerde “kitap defter açık” olarak yaptığımız sınavlar sırasında, cevabın bire bir karşılığını onca konu arasından dakikalarca süren sayfa hışırtıları arasında arayıp ta bulamayan çok öğrencimiz olmuştur. Soruların temel mesajı üzerinde yoğun bir düşünme süreci sonunda, çözümlere geçmesini beklediğimiz öğrencilerimiz nedense sayfalar arasında gezinmekten bir türlü düşünmeye vakit ayıramazlardı. Benzer kavramlardan hareket ederek, yeni bilgilere ulaşmak, nedense hiç akıllarına gelmezdi. Öğrencilerin başarısı bir hayli düştüğü için, kitap defter açık sınavlardan vazgeçmek zorunda kaldığımı üzülerek hatırlıyorum.
Düşünce zaman, varlık, bilgi, inanç, algı, karakter, estetik, etik...gibi soyut konular üzerinde beyin güçü harcayarak kendi görüşlerimizi oluştuşturabileceğimiz biraz zor, biraz sıkıntılı, ama bir o kadar da zevkli ve heyecanlı bir serüvendir. Kısaca, düşünce insana sunulan en yüce bir armağandır. Ama ne var ki, bizler önce insan olmanın asli unsurunu oluşturan düşünme yeteneğimizi yitirdik. Ardından da temeli mantıklı düşünmeye dayanan lisan ve ifade yeteneklerimizi kaybetmek üzereyiz. Gündelik düşüncelerimiz bildiğimiz az sayıdaki kelime ile sınırlı. Bu sözcüklerin çoğunun da, “yemek, içmek, gülmek, para, trafik, telefon ve cinsellik...” gibi somut kavramlardan ibaret olduğunu biliyoruz.
Hiç bir erdem insanın düşünerek kendisini idrak etmesi kadar gerçek olamaz. Yalnızca derin bir düşünce ve konsantrasyon sonucu bilgi karakter ve ruhsal büyümenin kapılarını arayabiliriz Ancak, insan olarak düşünce sorumluluğumuzdan vazgeçmiş gibiyiz. Şurası bilinmelidir ki, düşünceden vazgeçmek özgürlükten de insan olmaktan da vazgeçmekle aynı anlama gelmektedir. Özgürlük, başkalarının sertifikalandırması ile kazanılan bir değer değildir. Özgürlük, yıllarca süren “kum dolu bir çanak” içinde binbir çeşit fikir yumağı arasından bize ait olanları seçerek, varlık ve kimliğimizi bizzat inşa ederek kazanabileceğimiz bir değerdir.
İnsan olmanın en güzel ve en soylu tarafı, beyin gücünü kullanarak önce hayallere uzanmak, sonrada özlenen ideallere kavuşmaktır. Düşünce ikliminde zihnimizde bir çiçek bahçesi, bir kum çölü veya sonsuz bir yağmur denizi yaratabiliriz. Bu noktada, Sigmund Freud’un insanın bilinç altına ince ve etkili mesajlar bırakan derin düşüncelerini sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim:
Bir düşünce eken bir eylem biçer,
Bir eylem eken bir alışkanlık biçer.
Bir alışkanlık eken bir karakter biçer,
Bir karakter eken bir kader biçer.
Düşünceleriniz Ne İse hayatınız da Odur
Bize göre, hayatımızın her anı anlam yüklüdür. St. Augustin’in çok beğendiğim bir sözü var: “Düşünmek, ruhun varlığının isbatıdır.” Derin bir düşünce ve fikir çilesi sonucunda söylendiğini tahmin ettiğim bu söz, insan ruhunun gizemlerine düşünce eşliğinde keşfe çıkmanızı sağlıyabilir. Ruhunuz varsa, düşüneceksiniz. Düşünce katreleriyle içinizin zenginliklerine ayna tutabileceksiniz. İnsan ruhunun düşünce ve bilgelik kavramları üzerine yücelebileceğini, bundan başka daha nasıl anlatabilirdik, bilemiyorum.
Düşünüyor olmanın en soylu ve güzel yanlarından birisi de, beyin gücünü kullanarak sıradışı fikir üretme ve karmaşık problemleri çözebilme yeteneğidir. Eserlerine yüksek bir estetik duygusu ve hayranlık hisleri ile baktığımız Mimar Sinan’ın Selimiye Cami’inin kubbesini 6. boyuttan integral hesapları kullanarak inşa etmiş olduğunu grurla hatırlatmakta yarar görüyorum.
İnsan kendi varlık ve birliğini adım adım düşünerek oluşturur. Kendisini ancak düşünerek var ve bir eder. Sizce, bizler düşünmekten uzak durarak, kendimizi cezalandırmıyor muyuz? Sınırlı dakikalardan örülü hayatımızı daha da anlamsızlaştırmıyor muyuz?
Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,
Müşkül budur ki, ölmeden evvel ölür kişi.
Yahya Kemal Beyatlı’nın bu dizeleri hangi ruh ve düşünce ikliminde yazdığını doğrusu bilmek isterdim. Bana öyle geliyor ki, kişinin ölmeden evvel ölüyor olması, düşünce evreninin ileri dalga boyutlarında, kimsenin farkedemediği noktaları kavrayarak, bir ruhsal incelik sürecine girdiğine işaret ediyor olabilir. Yahya Kemal gibi büyük beyinler, bu hayatta katlanamayacak yükün ölüm değil, düşünce sığlığı nedeniyle yok olan beyin ve ruh ölümünün dayanılmaz boyutu olduğunu anlamışlardır.
Bilgelik düzeyine ulaşabilmiş seçkin kişler için düşünebilmek, hem ölmenin, hem de yaşamanın sırrını kavrayabilmek demektir. Bir diğer büyük şairimiz Necip fazıl Kısakürek, “Düşünemediklerimizi düşünüyor olmadıkça, düşünüyor sayılmayız” demiştir. Bizler, ne zaman ki düşünemedikleri düşünebiliriz, işte o zaman düşünmenin dinamiğini ve inceliklerini öğrenmiş oluruz.
Veriler dünyasının karmaşasında boğulduğu halde, basit yol tariflerini bile anlayamayan kişilerden oluşan bir toplumda yaşıyoruz. Bu olgunun tanımı olsa olsa “enformatik cehalettir.” Enformatik cehalete yol açan temel nedenler arasında, slikonlu ve hormonlu zekalardan oluşan bir topluluk içinde yaşıyor olmamızı sayabiliriz. Bu tür toplumlarda tek temel değer, dijital göstergeler ve büyüklüklerdir. Bu sığlığın ana nedeni, düşünerek, biriktirerek ve çalışarak örülen bir hayat yerine, yalnızca seyrederek ve eylenerek oluşan bir yaşam tarzının peşine takılıp kalmamızdır. Düşünme davranışından, magazin proglarını seyretmek kadar olsun zevk almayışımızdır. Benzer gündelik basit endişelerin yönlendirdiği toplumlar ne yazık ki, küresel beyinlerin sürüklediği ayaklar olmaya mahkumdurlar.
Düşünmek Ön Yargılarımızın Yerini Değiştirmek Değildir
İnsan beyninin mükemmelliği hepimizi şaşırtmaya devam ediyor. Bu müthiş organın dahiler bile kapasitenin ancak %13’ünü kullanabildiklerine göre, biz normal insanlar bu mucizevi kaynağın ne kadarını biliyoruz, ne kadarını kullanabiliyoruz? Zaman zaman keşke marketlerde satılan teknoloji harikası aletler gibi, “insan beyninin bir kullanma klavuzu olamaz mıydı?” diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum.
İyi düşündüğünü sanan bir çok kişinin kurnazlık eylemini, düşünce erdemi ile aynı kefeye koyma gayreti içine girdiklerini üzülerek görmekteyiz. Kurnazlık üzerine kurulu sığ istek ve arzuların düşünce olarak sunulduğu bir iş ve sosyal ortamdan nasıl kurtulabileceğimizin hesap ve kitabını bir an önce yapmalıyız. Bizi ümitsizliğe sevk eden bir başka neden de, zihnimizde oluşturduğumuz ön yargıların yerlerini değitirme işleminin bile, bir düşünce alışkanlığı olarak tanımlanıyor olmasıdır. Önyargılardan oluşmuş bir düşünce sistematiğinin gerçek düşünce alışkanlıklarının yerini alması çok tehlikeli bir yönelimdir. Bir konu üzerinde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, ön yargının tipik göstergeleri arasındadır. Düşünce ancak, önyargıların kırılmasıyla devreye giren bir süreçtir. Kesin bilgi zannı ise, insanlar çok az şey bildiklerinde ortaya çıkan bir tutumdur. Bilinmelidir ki, bilgi düzeyimiz arttıkça, kesin kanaat ve yargılarının hiyerarşisi de değişmektedir.
Düşünce yeni oluşumları keşfederek zenginleşebilmektir. Keşfetmek, herkesin gördüğünü görüp, kimsenin düşünmediğini düşünebilmektir. Evrende kendi sosyal ve etik boyutunu doğru bir enlem ve boylam üzerinde konuşlandırabilmektir. Düşünmek, zihinsel çelişkiler içinde bir yaşantıya isyan edebilmektir. Düşünce çilesinin zevkini tadabilmiş insanlar için uyku bile, çelişkili düşüncelerin ve vicdanların sesinden kaçmak için bir sığınak olamaz. uyku düşünen beyinler için, kendi vicdanlarıyla hesaplaştıkları “kumdan bir çanak” olabilir. Halbuki, düşünmeyen ve hatalarına kolay kılıf bulabilen kimseler için uyku, hatalarını gecenin karanlıklarında hapsetmek için seçtikleri bir kaçış, bir bahane ve sözde bir kurtuluştur.
Felsefenin en kısa tanımlarından birisi, “alternatifli düşünme sanatı” olarak bilinir. Alternatifli düşünmek, insanın kendisini ve sosyal çevresini değiştirme ve geliştirme serüveninin temel taşlarından birisidir. Herşeyden önce, kendisini değiştirebilen insanlar, bireysel gelişim ve ruhsal büyüme sürecinde başka değişimlerin ardından koşmak zorunda kalmazlar. Bu tılsımın ilk adımı kendimizi düşündüğümüz gibi görme alışkanlığımızdan vazgeçebilme cesaretini gösterebilmektir.
Sonuç ve Değerlendirme
İnsan olarak yolumuzu düşünerek seçtiğimiz eylemler aydınlatmalıdır. Başkalarına özenerek yaptığımız seçimlerle atacağımız adımlar, bizim varlığımızı yüceltecek temel taşlar olmaktan çok uzaktır. İnsan hayatı, özgün düşüncelerin ürettiği özgür seçimlerle örülebilmelidir. Bu olgu, “Bu evrende ben de varım, hürüm ve birim” diyebilmenin vazgeçilmezleri arasındadır.
“Amaçlı zihin faaliyetlerimiz olarak” tanımlayabileceğimiz düşünce kavramı, gündelik alışkanlıklarımız arasında en son sıralarda yer almaktan kurtarılmalıdır. Kültür değerlerimiz arasında çalışmak ve düşünmek ibadetle eşdeğer görülmesine rağmen, eğitim ve iş yaşantımızda en son sırlarda yer almaya devam etmektedir. Düşünmeği, inanmayı ve istemeği aynı doğrultuda buluşturabildiğimiz andan itibaren, hayat serüvenimizin bambaşka bir boyutta seyretmeğe başlayacağını hep birlikte umabiliriz. Son olarak diyeceğimiz şey şudur: insanın düşünmeyi terkemek suretiyle kendini yitirmesinden sonra, tüm dünyayı ele geçirmesi neye yarar ki?
Şaban Çobanonoğlu
Dil ve İletişim Uzmanı | |
| | | | DÜŞÜNEMEDİKLERİMİZİ DÜŞÜNÜYOR OLMADIKÇA!... | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
2ce1ol harita | 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106..........................................................................................................211234Web Tasarım 1ol |
|