En son konular | » AKAYEV.NETPtsi Nis. 27 2015, 15:47 tarafından 1OL(AZRAİL662)» K-Lite Codec Pack Update 10.0.9 TR - indir KatılımsızCuma Eyl. 26 2014, 23:00 tarafından kursunlu » Microsoft Office 2013 Türkçe Orjinal 32&64 Bit Full Tek link indirCuma Eyl. 26 2014, 22:59 tarafından kursunlu » TÜM ÜYELEREÇarş. Ağus. 13 2014, 12:32 tarafından 1OL(AZRAİL662)» Msn Messenger 2014Salı Haz. 24 2014, 05:41 tarafından recep59 » Web Creator 5.1C.tesi Haz. 21 2014, 02:52 tarafından recep59 » PC Kaleci 2014Salı Haz. 17 2014, 01:03 tarafından recep59 » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:23 tarafından Recep Öztürk » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:18 tarafından Recep Öztürk » yeni dünya Dünya düzensizliği Çarş. Haz. 11 2014, 14:14 tarafından Recep Öztürk » DriverPack Solution 13 Final Full Download indirÇarş. Haz. 11 2014, 14:10 tarafından Recep Öztürk |
| | Hz.Fatma | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
1OL(AZRAİL662) PRENS-Kurucu
Mesaj Sayısı : 5270 Yaş : 33 Nerden : Denizli İş/Hobiler : PC Beat Lakap : AZRAiL662 İletisi : Allah'tır tek hakim
Ağa kim?
Paşa kim? Deneyim : Seviye : Saygınlık : Aktiflik : İşletim Sistemi : Ruh Hali : Rep Puanı : 181 Rep Gücü : 2273 Kayıt tarihi : 24/12/07
| Konu: Hz.Fatma Cuma Ara. 05 2008, 15:17 | |
| Hz. Fatima (r.a.) Hz. Muhammed (s.a.s.)'in neslinin kendisiyle devam ettigi en küçük kizi. Müslümânlarin dördüncü halifesi "ilmin kapisi" Hz. Ali (r.a.)'in hanimi. Kerbela'da zulme boyun egmeyip baskaldiri ruhunu kendisinden sonra gelen müminlere miras birakan "cennet gençlerinin efendisi" Hz. Hüseyin (r.a.)'in ve Kerbela'da esir edildikten sonra Kûfe sokaklarinda teshir edilen, Yezid'in sarayinda yaptigi etkileyici konusmayla halki galeyana, Yezid'i ise dize getiren Peygamber torunu Hz. Zeynep (r.a.)'nin annesi. Hz. Peygamber'in,"Dünyadaki en iyi dört kadin sunlardir: Meryem, Asiye, Hatice ve Fâtima" buyurdugu "âlemlerin kadinlarinin ulusu". Peygamberimizin Zeyneb, Rukiyye ve Ümmü Gülsüm'den sonra dördüncü ve en küçük kizi. Dogum tarihi ihtilafli olup (605, 609, 615) yillarinda dünyaya geldigine dair çesitli rivâyetler ve görüsler vardir. Hicrî II. Milâdî 633. yilda Medine'de Mescid-i Nebevî'ye bitisik odâsinda vefât eden Hz. Fâtima'nin kabri konusunda da üç degisik görüs vardir: Cennetü'l-Bakî', Akil'in evinin avlusu, Hz. Abbas'in daha sonra yaptirilan türbesi. Ancak bugün kabul edilen yer Cennetü'l Bakî'dir. Diger kadinlardan her bakimdan üstün olan Hz. Fâtima'nin birçok lâkabi vardir ki bunlarin herbiri onun üstün meziyetlerini tanimlamaktadir: Hz. Fâtima'nin yüzü parlak oldugu için saf, berrak, ay gibi parlak anlamina gelen "Zehrâ"; yalnizca Hz. Meryem ve Fâtima'ya kadinlarin özel hallerinden muaf tutulduklari için esi bulunmaz anlaminda "Betül"; diger Fâtima'lardan ayrilmasi için ulu anlamina gelen "Kübrâ"; ogullariyla taninmasi için "Ümmü Hasan", "Ümmü Hüseyin", "Ümmü Muhsin"; Hz. Peygamber'in kizi oldugundan dolayi "Bint-i Resul"; Bedir ve Huneyn savaslarinda bilfiil bulundugu için "Bedir ve Huneyn Hurisi"; agirbasliligi sebebiyle kadinlarin efendisi anlaminda "Seyyid-i Nisâ"; Güzelligi ve temizligi nedeniyle "Insanlarin Hurisi"; babasina çok benzediginden ötürü babasinin kizi anlamina gelen "Bint-i Ebiha"; babasina bir anne sefkatiyle düskün oldugundan dolayi babasinin annesi anlamindaki "Ümmü Ebiha"; zeki ve kavrayisli oldugundan "Zekiyye"; bereketi, ugurlu, kuvvetli ve kutlu olduguna isaret için "Meymune", itâatli ve alçak gönüllülügünden dolayi "Râziyye"; ve herkes tarafindan sevildigi, insanlarla olan iliskilerinde kimseyi incitip gücendirmeyecek denli tutarli oldugundan dolayi kendisine "Marziyye" denmistir. En çok kullanilani ise "Zehrâ"dir. Hz. Peygamber'in risâletinin besinci yilinda, hicretten sekiz yil önce Mekke'de dünyaya gelen Hz. Fâtima'nin dogum müjdesini Resulullah su cümleleriyle veriyordu: "Iste simdi vahiy melegi bana geldi ve bu dogan çocugu kutladi. Allah ona Fâtima adini verdi." Câhiliye geleneginde kiz çocugu büyük bir utanç vesilesi sayilip babalarin yüzünü kizartan ve bu yüzden diri diri kumlara gömüldügü bir zamanda Hz. Fâtima'nin dogum müjdesi ayni zamanda kadinlarin kurtulus müjdesi oluyordu. Hz. Fâtima'yi dünyaya getiren Hz. Hatice (r.a.) ile Hz. Peygamber'in soyu yedinci atalari Gâlib oglu Lüveys'te birlesir. Annesini küçük yasta yitiren Fâtima diger kardesleri gibi babasinin sonraki hanimlarini anne edindi. Ancak öz annesinin sefkatinden mahrum kalan Fâtima ile babasi arasinda daha sicak bir yakinlik dogdu. Hz. Peygamber kizina babalik yaninda anne sefkatini de göstermek durumunda idi ve bunu en iyi sekilde yerine getirdi. Babasiyla Fâtima'nin arasindaki sicakligin diger nedenlerinden biri de Hz. Peygamber'in diger çocuklarinin ard arda vefât etmeleridir; Peygamberimiz diger çocuklarinin acisini, sevgi ve özlemini Fâtima'da toplamisti. (Ana-baba bir kardesleri Kâsim iki, Abdullah üç, Zeynep otuz, Rukiyye yirmi bir; Ümmü Gülsüm yirmi alti yaslarinda Fâtima'dan önce vefât ettiler). Ayrica Hz. Peygamber'in soyunun Fâtima ile devam etmesi de babasinin yaninda Fâtima'ya ayri bir deger kazandiriyordu. Ama Fâtima'yi "Seyyid-i Nisâ" yapan etkenler yalnizca bunlar degildi. O kisacik ömründe Islâm kadinina örnek olacak zorlu ve çileli bir hayat sürdü. Hz. Fâtima çocuklugunu Islâm'in en zayif, müslümanlarin en çok ezildigi bir ortamda Hz. Hatice gibi bir annenin terbiyesi altinda geçirdi. Babasinin ve müslümanlarin çektigi acilara en az onlar kadar o da ortak oldu. Babasi evden çikip Islâm'i teblig ederken o ya endise içinde merakla kapida bekler ya da babasini adim adim izler ve onu kollamaya çalisirdi. Bir gün Hz. Peygamber Mescid-i Haram'a gitmis ve oradaki topluluga Islâm'i anlatiyordu. Fakat karsisinda bulunan câhiliye mensuplari kendi düzenlerini tehdit eden bu sesi bogmak için toplanmis ve Hz. Peygamber'e her türlü hakareti yaparak saldirmislardi. Babasinin dövülüsünü bir kenardan korkuyla izleyen Fâtima müsriklerin dagilmasindan sonra kanlar içindeki babasini alip eve götürmüs ve bir anne sefkatiyle yaralarini sarmisti. Buna benzer nice olaylarin içinde pisen Fâtima âdeta gelecegin Hz. Fâtima'si olmaya hazirlaniyordu. Yine bir gün Hz. Peygamber Mescid-i Haramda secde hâlindeyken müsrikler her zamanki vahsetleriyle deve barsaklarini ve iskembesini basina atarak kahkahalarla eglenirken, Fâtima o pislikleri kendi elleriyle temizler ve babasini alip eve götürür. Hz. Peygamber Fâtima'ya hem babalik hem analik yaparken Fâtima da o zorlu ortamda hem "babasinin kizi" hem de "babasinin annesi" olmustur. Hz. Peygamber'le kizi arasindaki iliskiler ayni zamanda yasadiklari toplumun geleneklerini de yerle bir ediyordu. Bir defa; "Kendisine kiz çocugu müjdelendigi zaman babalarin yüzleri utançtan simsiyah kesilirken", kiz çocugu oldu diye dostlarinin yüzüne bakamayan babalar gizlice çöle götürüp bu çocuklari diri diri topraga gömerken Hz. Peygamber kizinin dogum müjdesini alinca sevinçten yüzü aydinlanmis ve bu müjdeyi dostlarina bizzat kendisi duyurmustur. Câhiliyede soy, mutlaka erkek çocuk kanaliyla devam ederken Hz. Peygamber'in soyu kizi Fâtima ile devam etmis ve yüce Allah câhiliyenin bu gelenegini bizzat Resulullah araciligiyla yoketmistir. Peygamberimizin oglu Abdullah da vefat edince câhiliye mensuplari "Muhammed'in soyu kesildi" diye sevinip "o artik ebter, yani soyu kesiktir" diye Peygamberimizi alaya aldiklarinda onu bizzat yüce Allah savunmus ve Peygamber'i teselli eden Kevser sûresi nâzil olmustur: ''Biz sana kevser'i verdik. O halde namaz kil, kurban kes. Senin sanin yücedir. Asil ebter ise o (sana ebter diyen)dir." Buradaki "kevser"i Islâm âlimleri Peygamberimizin hadislerinden yola çikarak "bol hayir", "sonsuz", "sayisiz ümmet", "çok sahâbe", "sefaat" anlamlarinda tefsir etmisler, ayrica "kevser" kelimesiyle Hz. Fâtima'nin kastedildigini de bildirmislerdir. Hz. Peygamber kizina o kadâr sefkatli idi ki onu ellerinden ve yüzünden öperdi. Halbuki o toplumda bir babanin kizinin elinden öpmesi bir yana erkek çocuklar bile öpülmezdi, ayipti. "Benim on çocugum var daha bir kez öpmüs degilim" diyen insanlarin yasadigi bir toplumda kadini diri diri gömülmekten eli öpülen bir konuma yükselten de yine Hz. Peygamber'in getirdigi Islâm'di. Rasûlullah kizini anlatirken "Babasinin annesi", "Baban sana fedâ olsun", "Alemlerin kadinlarinin ulusu", "Fâtima'yi hosnut eden beni hosnut etmistir, onu kizdiran beni kizdirmistir" ve, "Kizim Fâtima'yi seven beni sevmistir, Fâtima'yi memnun eden beni memnun etmistir; Fâtima'yi üzen beni üzmüstür. Fâtima benden bir parçadir, kim onu incitirse beni incitmis olur, beni incitense Allah'i incitmistir" buyururdu. Hz. Fâtima Mekke döneminin tüm zorluklarina babasiyla birlikte katlandi ve Hz. Peygamber dâhil müslümanlarin tamamina yakini Medine'ye hicret edene kadar Mekke'den ayrilmadi. Resulullah Kûba'ya ulastiktan sonra Hz. Ali, Hz. Ali'nin annesi ve Ümmü Eymen'den olusan bir kafileyle Medine'ye hicret etti. Medine'ye hicret ettikten sonra Hz. Fâtima'yi Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve daha baska sahâbîler babasindan istediler. Ancak Peygamberimiz bu istekleri nazikçe geri çeviriyor ve bekliyordu. Hz. Ali de Fâtima'ya tâlib oldu ve Peygamberimiz kizinin bu konudaki görüsünü alarak Allah'in vahiyle izin vermesinden sonra Ali ile Fâtima'nin evlenmelerine karar verildi. Daha sonra nikâhlari da Mescid'de kiyildi. Mehir olarak Hz. Ali'den dört yüz dirhem gümüsü uygun gören Efendimiz onun zirhi ve atindan baska bir seyinin olmadigini ögrenince zirhini satmasini söyler. Hz. Ali dört yüzseksen dirhem gümüse zirhini satar ve bunun dört yüz dirhemi mehir olarak Hz. Fâtima'ya verilir. Ancak Fâtima bu mihri çok bulur; kendisine en güzel mihrin kiyamet günü Islâm ümmetinin Peygamber'in sefâatiyle affedilmesi olacagini söyler ve bu konuda dua eder. Ancak kendisi için ayrilan dört yüz dirhemi dügün masraflarina harcanmak üzere hibe eder. Nikâh mescidde Peygamberimizin bir hutbesi ile ilân edilir: "Allah'a hamd... yüce Allah evlenmeyi bir görev, adalet, ve genis bir hayir kilmistir. Simdi Allahu Teâlâ bana kizim Fâtima'yi Ali b. Ebi Tâlib'e nikahlamami buyurmustur. Ey ashâbim ben de sizi sâhit kiliyorum ki Ali b. Ebi Talib mevcut gelenek ve Allah'in emriyle söyleyecegim seyi kabul ederse dörtyüz dirhem gümüs mehirle kizim Fâtima'yi kendisine nikâhladim. Yüce Allah kendilerinin varliklarini biraraya getirsin ve bunu kendilerine mübârek kilsin. Rabbim nesillerini temiz, kendileriyle çocuklarini genis rahmetinin anahtari, yüce hikmetinin kaynagi ve Muhammed ümmetinin güvenlik sebebi kilsin....Rabbimden kendim ve sizin için magfiret dilerim." Hz. Ali'nin sartlari kabul etmesi üzerine sâde bir törenle nikâh kiyilir ve misafirlere bal serbeti hurma ve gül suyu ikram edilir. Daha sonra hurma, yag ve süzülmüs yogurttan yapilan bir de dügün yemegi verilir. Yemegin az olmasina ragmen yedi yüz misafirin yedigi halde Allah'in bereketlendirmesi ile yetip artar. Babasindan ayrilip Hz. Peygamber mescidine bitisik, zemini toprak eve yerlesirken çeyiz ve ev esyasi olarak sunlari götürmüstü: Üç adet minder, bir hali. bir yastik iki eldegirmeni, bir su tulumu, bir su testisi mesinden bir su bardagi, bir elek, bir havlu, bir koç postu eski bir kilim, hurma yapragindan örülmüs bir sedir, iki elbise, uzunlamasina örttüklerinde ayaklari enlemesine örttüklerinde baslarini açikta birakan bir küçük yorgan.
| |
| | | 1OL(AZRAİL662) PRENS-Kurucu
Mesaj Sayısı : 5270 Yaş : 33 Nerden : Denizli İş/Hobiler : PC Beat Lakap : AZRAiL662 İletisi : Allah'tır tek hakim
Ağa kim?
Paşa kim? Deneyim : Seviye : Saygınlık : Aktiflik : İşletim Sistemi : Ruh Hali : Rep Puanı : 181 Rep Gücü : 2273 Kayıt tarihi : 24/12/07
| Konu: Geri: Hz.Fatma Cuma Ara. 05 2008, 15:17 | |
| Hz. Peygamber kizini evlendirmekle ondan kopmadi, iliskileri azalmadi; yine her sabah onlari namaza kaldirir, bir yolculuga, sefere çikacagi zaman en son vedâlasacagi kisi Fâtima olur; döndügünde ise hanimlarindan önce ona ugrardi. Hz. Peygamber bu yeni yuvaya çok önem veriyor; Islâm ümmetinin gelecegini bu yuvanin etkileyecegini bilerek onlari yönlendiriyor, egitiyordu. Hz. Ali ve Hz. Fâtima arasinda isbölümünü bizzat kendisi yapmisti. Câhiliye geleneginde agir islerde ezilen kadinlarin aksine Hz. Fâtima sadece evin iç islerinden, Hz. Ali de dis islerinden sorumlu olacakti. Müslümanlarin çektigi sikintilar ve savaslar bu aileyi de etkiliyor, Hz. Fâtima da diger müslümanlar gibi yari aç yari tok yasiyordu; Peygamber kizi olmasindan dolayi hiçbir ayricaligi yoktu. Hz. Ali'nin ekonomik durumu genelde iyi olmamasina ragmen Beytü'l-Mal'den haklarindan fazla bir sey almadilar. Hz. Ali ticaret yapip dünya mali biriktirme yerine Hz. Peygamber'in kâtipligini yapiyor, Islâm ümmeti için ilim biriktiriyordu. Hz. Fâtima ise avuçlari kabarana kadar un ögütüp kendi isini kendi yapiyordu. Bu yuvada kati kurallar yoktu; Hz. Ali ev islerinde Hz. Fâtima'ya yardimci oluyordu. Hz. Fâtima da Hz. Ali'ye. Fâtima'nin ev islerinde çok yiprandigini gören Hz. Ali Peygamberimize gelerek bir hizmetçi verip veremeyecegini sordugunda Hz. Peygamber, "Ya Fâtima, Allah'tan kork; Rabbinin farzini ifâ et; esinin hizmetine bak. Yatagina girdiginde otuz üç defa tesbih oku, otuz üç defa hamd et, ve otuz dört defa tekbir getir. Bunlarin toplami yüzdür; bunlari okuman senin için daha hayirli olacaktir" diyerek bu istegi geri çevirdi; onlar da razi oldular. Gerçekte, Fâtima isteseydi çok lüks bir hayat sürebilir, bir degil birçok hizmetçisi olurdu. Müslümanlar Hz. Peygamber'in biricik kizi razi olsun, iyi bir hayat sürsün diye tüm varliklarini onun önüne sürebilirlerdi. Ama o lüksün yerine çileyi seçti; tipki Islâm toplumunun diger fertleri gibi. Fakirlere kölelere, zayiflara bakti, zenginlere degil. Hz. Fâtima annesi Hatîcetü'l-Kübrâ'dan kalan bütün mirasi Islâm yolunda Allah için Resulullah'a vermis ve evlendigi zaman sikintilarla karsilastiginda da bunda hiçbir pismanlik duymamisti. Hz. Fâtima ve Ali örnek bir Islâm ailesi olusturdular. Ihtiyaçtan fazlasini elde tutmadiklari gibi ihtiyaçlari oldugu halde muhtaçlara verdiler, kendileri sabrettiler. Bir elbiseleri olurdu genellikle ve onu gece yikayip gündüz tekrara giyerlerdi. Hatta bir defasinda Hz. Fâtima babasinin yanina üzerinde kisa, basini örtse ayagi, ayagini örtse basini açikta birakan bir elbise ile çikmisti... Onun kisa yasantisinda gösterise, giyim kusama, esyaya, leziz yemeklere, ayiracak zamani olmadi. Onun ve peygamberin terbiyesinde yetisen diger kadinlar gözünde giyim, iffeti koruyacak, tesettürü saglayacak bir örtüden ibaretti. Hattâ tesettür farz kilindigi zaman üstlerine elbise örtmeye bulamayan kadinlar yatak çarsaflari ve perdelerle tesettür emrini yerine getirdiler. Hz. Fâtimâ'nin evine normal ziyaretlerini yaptigi bir günde Hz. Peygamber bir kösede nakisli bir örtü görür, kapidan geri döner ve ardindan Fâtima'ya su ikazi yapar: "Bir peygambere zevki çeken seylerle donatilmis bir eve girmek uygun degildir" Fâtima o örtüyü derhal kaldiracak bir daha da bu görüntüleri evine sokmayacaktir. Hz. Fâtima ve Ali ailesi cömert bir aile idi. Oruçlu olduklari bir günün aksami iftar için hazirladiklari bir miktar yiyecegi sofraya koymusken kapiya gelen bir yoksula verirler ve suyla iftar edip ertesi gün yine oruç tutarlardi.. O aksam bir yetim, üçüncü aksam bir esir gelir ve her defasinda bir parça yiyeceklerini aç olduklari, canlari çektigi halde yoksula, yetime ve esire yedirirler, kendileri de sadece su ile üç gün oruç tutarlar. Kur'an-i Kerim'de Insan suresinin su ayetleri bu olay üzerine nâzil oldu "...Iyiler de karisimi kafûr olan bir kadehten içerler; bir kaynak ki Allah'in kullari ondan içerler, (Istedikleri yere de) fiskirtarak akitirlar. Adaklarini yerine getirirler ve serri salgin olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemegi yedirirler. 'Biz size sirf Allah rizasi için yediriyoruz, sizden karsilik ve tesekkür beklemiyoruz. Çünkü biz suratsiz, çok kati bir gün(ün azâbin)dan ötürü Rabbimizden korkariz' derler. Allah da onlari o günün serrinden korumus onlar(in yüzlerin)e parlaklik ve (gönüllerine) sevinç vermistir..." Ayrica Kur'an-i Kerîm'deki su âyetler de Hz. Fâtima ile ilgilidir: "Ey ehli beyt, Allah ancak sizden her çesit pisligi gidermeyi ve sizi tertemiz yapmayi dilemektedir" (el-Ahzâb, 33/33). (Bu ayet-i kerime Hz. Peygamber, Ali, Fâtima, Hasan, Hüseyin hakkinda indirilmistir). Kevser suresinde, "Biz sana kevseri verdik." ayetindeki "kevser"in anlami "Fâtima"dir. Ayrica Hz. Peygamber, "Ben, Ali, Fâtima, Hasan ve Hüseyin kiyâmet gününde ars'in altinda bir kubbeyiz" buyurmakta ve "Habibim, deki: 'Ben bu (tebligimi) karsi akrabalikta sevgiden baska bir mükâfat istemiyorum" (es-Sûra, 42/23) âyetinde yakinlik kelimesinin kimler oldugunu soran sahâbîlere Hz. Peygamber su cevabi vermistir: "Ali Fâtima ve çocuklaridir." Veda Haccindan dönerken Gadiru Hums denilen yerde müslümanlara iki sey biraktigini bildirdi: Biri Allah'in kitabi Kur'an, digeri ise..."Digeri de ehl-i beyt'imdir. Ben ehl-i beyt hakkinda sizlere Allah'i hatirlatirim" Kendisinden sonra ehl-i beytin basinâ gelecekleri bilen Resulullah bu cümleyi üç kez tekrarlamisti ki müslümanlar ehl-i beytine sahip çiksin, onlara yapilan zulümlere karsi dursun. Ama Kerbela'da Hüseyin'in basi mizrak ucunda tasinir, Hz. Zeynep Kûfe sokaklarinda esirlerle birlikte teshir edilirken Hum mevkiinde Resulullah'in üç kez tekrarladigi ehl-i beyt hakkindaki sözleri unutulmus veya kiliçlarin gücü karsisinda fayda vermemisti. Yine bir gün sofranin basinda oturmusken Hz. Peygamber ellerini açar: "Ey Rabbim, bunlar benim ehl-i beytimdir. Hayirlilarim, yakinlarim ve has kimselerimdir. Bunlardan senin rizana aykiri olan kötülük, günâh, sek ve süpheleri, bütün kötülük ve seytanin kiskirtmalarini giderip onlari koru. Kötü aliskanliklardan ve diger gizli-açik ayiplardan tam olarak temizle." Hz. Fâtima ehl-i beytin içinde ayrica Rasûlullah'a en sevgili olaniydi. Hz. Fâtima'ya Hz. Ali de o derece deger verirdi ki dönemin sartlari geregi müslüman erkekler birden fazla kadinla evlenmek durumunda kaldiklarinda Hz. Fâtima da Hz. Ali'nin diger erkekler gibi baska bir kadinla evlenmek isteyebilecegini düsünerek, ona eger evlenmek isterse bu konuda kendisinden yana bir problemin olmayacagini söylemis, israr etmis, Ali ise Peygamber kizinin üzerine herhangi bir kadin almayi kendisine yakistiramadigi için buna yanasmamisti. Hz. Fâtima bizzat babasi Resulullah'a çikmis ve Ali'nin bir baska kadinla daha evlenmesi gerektigini söylemis ama Rasûlullah kizinin bu istegini geri çevirmistir. Hz. Fâtima Islâm'a yararli olacagini varsayarak Hz. Ali'den kendi üzerine herhangi bir kadini almasini isteyecek derecede, fedakâr, kendi çikarini degil ümmetin gelecegini düsünen bir örnek Islâm kadiniydi. Hz. Ali ile evliligi vefatina kadar süren Hz. Fâtima'nin, Hasan, Hüseyin, Muhsin, Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adinda üçü erkek ikisi kiz bes çocugu oldu. Resulullah'in soyu Hasan ve Hüseyin kanaliyla devam etti. Çocuklarinin herbirini Islâm ahlâki ve üstün ilimle yetistiren Hz. Ali ve Fâtima kendilerinden sonra Islâm bayragini dalgalandiracak Hz. Hüseyin ve Zeynep gibi fertler kazandirdilar ümmete. Çok sevdigi babasinin bu dünyadan ayrilma vakti geldiginde babasinin basucunda oldugu halde Resulullah Hz. Fâtima'nin kulagina bir seyler söyler. Bunun üzerine aglamaya baslayan Fâtima Resulullah'in kulagina egilip tekrar bir seyler söylemesiyle aglamayi keser ve gülümser. Daha sonra bu olayin nedenini anlatan Fâtima, Hz. Peygamber'in, yakalandigi hastaliktan kurtulamayarak vefât edecegini söyledigini ve kendini tutamayarak agladigini; ancak daha sonra ehl-i beytinden kendisine ilk kavusacak kisinin kendisi oldugunu müjdelediginde gülümsedigini söyler. Hz. Fâtima Hz. Peygamber'in vefatiyla çok sarsilmis, ancak Resul'ün vefat etmeden önce kendisine söyledigi su sözler ona moral vermisti: "Ya Fâtima, bugünden sonra babana elem yok; ancak peygamber için yaka-yen yirtilmaz, yüze vurulmaz, senden sonra öleyim gibi sözler söylenmez; yalniz babanin Ibrahim'e dedigi gibi 'gözler yas dökmede, kalp burkulmada; bu Rabbin gazâbi demiyoruz fakat ey Ibrahim, senin için mahzunuz biz' diyebilirsin." Babasinin vefatindan sonra Fâtima'nin bir daha yüzünün gülmedigi rivâyet edilmektedir. Bu vefat ona çok agir gelir ve aci-içli, edebî mersiyeler okur Hz. Peygamber'in ardindan: "...Varsin dünyanin dogu ve batisinda bulunanlar senin vefâtim isitince aglasinlar; neye yarar. Ben senin ayriliginin verdigi üzüntüyle yüzüme gözyaslarindan resim yaparak geliyorum. Gündüzlerim ise gecemden farksiz. Gönlümde kocaman yaralar hâkim ve canim yaniyor, ruhum sizliyor..." ve mersiyeler devam edip gidiyor. Fâtima babasinin defniyle basindan sonuna degin ilgilendi. Hatta cenaze suyu hazirlandigi sirada Resulullah'in elbisesi üzerinde oldugu halde gusledilmesini bizzat o hatirlatti. Daha sonra da sik sik Peygamber'in kabri basinda saatlerce aglayacak, dua edecek olan Fâtima, Peygamber'in vefatindan önce kendisine verdigi kavusma müjdesini bekleyecekti. Ancak bu, günlük hayattan, ailevî, Islâmî, ibâdî, analik sorumluluklarindan koparamiyordu onu. O yine hiç ölmeyecekmis gibi çalisiyordu. Fâtima Islâm toplumuna, Peygamber'in ögretisini unutmasinlar diye vaazlar veriyordu. Peygamber'in vefatindan sonra Mescid-i Nebevi'de bir hutbe verir ki, bu hutbesi onun hitâbetteki gücüne en büyük delildir. Zaten onun anlatim tarzi ve söz söyleyis stilinin Hz. Peygambere benzedigi de kaydedilmektedir. Bu hutbede hamd ve salâtü selâmdan sonra Islâmi hükümleri bir bir hatirlatan Fâtima daha sonra Peygamber'in vefatindan Islâm toplumu etkilenmesin, o tekrar eski hallerine dönme yanlisliginâ düsmesinler diye uyariyordu onlari: "...Siz azliktiniz; dosttan yoksundunuz. O halde tasin dibinde kalan içilip tüketilecek olan bir yudumluk suydunuz. Ates dolu bir çukurun kenarindaydiniz. Aç kisinin firsat gözetmeden, müddet beklemeden kapip yutuverecegi bir lokmaydiniz. Yanan atesten alinmis bir kordunuz. Yabancilarin ayaklari altina düsmüs bir toplumdunuz. Çöldeki çukura dolmus deve sidigi ve hayvan pisligiyle kokusmus bir içimlik suydunuz. Yediginiz, agaçlarin yapraklari ve tabaklanmis keçi derisinin yaglariydi. Asagilik bir hale düsmüstünüz; adamlarin ayaklari altinda kalmaktan korkuyordunuz ki, Allah'in salât ona ve soyuna olsun, Muhammed'in sâyesinde güçlüklerin belasina ugradiktan sonra Arabin kurtlarina lokma olduktan, kitap ehline tutsak düstükten sonra kurtuldunuz. Allah sizi bu sikintilardan kurtardi..." Hz. Fâtima hastalanip yataga düstügünde bile Islâmî düzenin korunmasi için konusuyordu. Kendisini ziyarete gelen bir kisim kadina; "...ömrüme yemin ederim ki bu yaptiginiz isler gebedir, bekleyin. Bundan böyle rahatça oturun; tam inançla gitmeyi bekleyip durun. Müjde olsun size; kesip biçen kiliç geliyor, zâlimlerin her yönü kaplayan hükümleri yürüyor. Hakkinizi çarpip almadalar, toplumunuzu darmadagin etmedeler. Size son pismanlik gelip çatar, nice olur haliniz o zaman; ki, simdi görmedikleriniz meydana çikar..." Hz. Fâtima ile Hz. Ebû Bekir arasinda Hz. Peygamber'den miras kalan Fedek arazisi yüzünden ihtilâf çikti. Hz. Fâtima'nin mirasin kendisine verilmesi istegini Hz. Ebû Bekir, "Biz miras birakmayiz. Biraktigim sadakadir. Ancak Muhammed'in ailesi bu maldan yer" hadis-i serifini delil göstererek geri çevirir. Daha sonra Hz. Ömer bu araziyi Hz. Ali'ye verdi; Hz. Osman ise bu hurmaligi Hz. Ali'den alarak Nervan'a bagisladi. Muaviye ise bu araziyi üçe bölüp bir parçasini Hz. Osman'in ogluna, bir parçasini Mervan'a diger parçasini da oglu Yezid'e vermis; arazi ancak Ömer b. Abdülaziz döneminde gerçek sahiplerinin eline geçebilmis ve Hz. Fâtima'nin torunlarina iâde edilmistir. Hz. Fâtima'nin hastaliginin iyice arttigi bir dönemde kendisine gelen ziyaretçiler arasinda Hz. Ebû Bekir de vardir ve Fedek arazisi yüzünden aralarinda hafif bir kirginlik devam etmektedir. Hz. Fâtima Ebû Bekir'i kabul eder ve helâllesirler. Fâtima misafirlerinden izin alarak temizlenmek istedigini söyler, onlar ise sasirir; çünkü Fâtima her zaman temizdir, "Betül"dür; Kadinlarin özel halleri onda yoktur. Fatima temizlenir, kokulanir giyinir ve misafirlerine dönerek; "Ben ölecegim" ...Ve son vasiyeti: "Ben simdi ölecegim. Kimse yikamasin beni; yikandim. Kefenlemesinler beni; çünkü temiz elbiselerimi giydim. Ancak vasiyetim su ki, beni kabrime babam Resulullah gibi gece defnetsinler." Bu sözlerinden sonra temiz örtüsünün üzerine, sag elini kafasinin altina koyarak yani üzeri yatar ve kibleye döner. Hz. Ali'ye de, "Ya Ali, benim üzerime kimsenin eli degmeden sen al götür Baki mezarligina göm." ...Ve Hz. Peygamber'in müjdesine kavusur Fâtima. Vasiyeti geregi gece Hz. Ali tarafindan defnedildi. (3 Ramazan 1 1/22 Kasim 632). Cenaze namazi Hz. Ali -diger bir rivâyette ise amcasi Hz. Abbâs- tarafindan kildirilmistir. Vasiyeti geregi Hz. Ali'nin gecenin karanliginda defnettigi yer konusunda da üç degisik rivâyet vardir: Bakî mezarligindadir; Akil'in evinin avlusundadir; amcasi Abbas için ileride yapilacak olan türbenin içindedir.
Rabbim hepimize Hz.Fatma gibi eş onun gibi evlat nasip etsin | |
| | | | Hz.Fatma | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
2ce1ol harita | 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106..........................................................................................................211234Web Tasarım 1ol |
|