2ce 1OL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

2ce 1OL

2ce 1oL Yeni Bir DÜnya
 
2ce1ol PortalAnasayfaGaleriAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol
Similar topics
    Anahtar-kelime
    anket Fortune Soldier Gazete Payback Security movie merkezi corel metastock Smart hafıza Arial maker ESET Hangi
    En son konular
    » AKAYEV.NET
    Duanın Gücü Icon_minitimePtsi Nis. 27 2015, 15:47 tarafından 1OL(AZRAİL662)

    » K-Lite Codec Pack Update 10.0.9 TR - indir Katılımsız
    Duanın Gücü Icon_minitimeCuma Eyl. 26 2014, 23:00 tarafından kursunlu

    » Microsoft Office 2013 Türkçe Orjinal 32&64 Bit Full Tek link indir
    Duanın Gücü Icon_minitimeCuma Eyl. 26 2014, 22:59 tarafından kursunlu

    » TÜM ÜYELERE
    Duanın Gücü Icon_minitimeÇarş. Ağus. 13 2014, 12:32 tarafından 1OL(AZRAİL662)

    » Msn Messenger 2014
    Duanın Gücü Icon_minitimeSalı Haz. 24 2014, 05:41 tarafından recep59

    » Web Creator 5.1
    Duanın Gücü Icon_minitimeC.tesi Haz. 21 2014, 02:52 tarafından recep59

    » PC Kaleci 2014
    Duanın Gücü Icon_minitimeSalı Haz. 17 2014, 01:03 tarafından recep59

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Duanın Gücü Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:23 tarafından Recep Öztürk

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Duanın Gücü Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:18 tarafından Recep Öztürk

    » yeni dünya Dünya düzensizliği
    Duanın Gücü Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:14 tarafından Recep Öztürk

    » DriverPack Solution 13 Final Full Download indir
    Duanın Gücü Icon_minitimeÇarş. Haz. 11 2014, 14:10 tarafından Recep Öztürk


     

     Duanın Gücü

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    karagöz
    HALİFE
    HALİFE
    karagöz


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1534
    Yaş : 36
    Nerden : Ankara
    İş/Hobiler : talebe
    Lakap : heyeka
    İletisi : 2ce1ol
    Deneyim :
    Duanın Gücü Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Duanın Gücü Right_bar_bleue

    Seviye :
    Duanın Gücü Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Duanın Gücü Right_bar_bleue

    Saygınlık :
    Duanın Gücü Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Duanın Gücü Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Duanın Gücü Left_bar_bleue99 / 10099 / 100Duanın Gücü Right_bar_bleue

    İşletim Sistemi : Duanın Gücü Yk-vis11
    Ruh Hali : Duanın Gücü Olgun10
    Rep Puanı : 8
    Rep Gücü : 115
    Kayıt tarihi : 10/02/08

    Duanın Gücü Empty
    MesajKonu: Duanın Gücü   Duanın Gücü Icon_minitimePtsi Mayıs 26 2008, 09:44


    Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü
    Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir." (el-Bakara, 153) Evleneli 15
    yıl olmuştu. Eşi anlayışlı, çocuklarına düşkündü. Biri kız, ikisi
    erkek, cennet çiçeklerini andıran üç tane çocukları vardı. Mutluydular.
    Her ne kadar kıt kanaat geçinseler de mutlulukları her şeye
    katlanmasını kolaylaştırıyordu.
    Bir gün Rahime Hanım, eşine:
    "-Oğullarımızı sünnet ettirelim artık, büyüdüler." dedi.
    Eşi ise buna karşı çıktı. İstiyordu ki, sünnet merasimi, mevlitli bir düğün şeklinde olsun.
    Çocuklar da hevesini alsın...
    Gel gör ki, asgarî ücretle çalışıyordu ve buna imkânları yoktu. En
    sonunda hanımının ısrarlarına dayanamayıp, çocukları bölgedeki hayır
    sahiplerinin yaptığı toplu bir sünnette ücretsiz olarak sünnet
    ettirdiler. Büyük oğulları bir hafta içinde iyileşip, eski sağlığına
    kavuştu.
    Dokuz yaşındaki küçük oğlu ise bir ay aradan sonra zoraki kalkabildi.
    Ve birkaç gün sonra ateşlendi. Ardından eklem yerleri şişmeye başladı.
    Bu arada on kilo birden almıştı. Parasızlıktan doktora götüremediler.
    Üç ay ağrı kesicilerle durdurmaya çalıştılar, olmadı. Sonunda borç
    parayla doktora götürdüklerinde sanki dünyaları başlarına yıkıldı.
    Çünkü ciğerpâreleri kan kanseriydi. Bir senede iyileşir umuduyla
    tedaviye başladılar, üç yıl devam ettiler. İlaçlar ve tedavi
    masrafları, çok pahalı olduğu için tedaviyi durdurmak zorunda kaldılar.
    Bu zaman zarfında ellerindeki azıcık birikimleri de sabun köpüğü gibi
    eriyip gitti.
    Yıkılan ümitleri, âilede başlayan huzursuzluk da başlı başına yıkıma uğratmıştı hepsini...

    Rahime hanım, bir yandan eriyen oğluyla birlikte eriyor; bir yandan da
    duâlarla yaptığı çeşitli otları gözyaşlarıyla oğluna içiriyor ve:
    "-Hadi yavrum iç, şifayı verecek Allâh. O diledi mi, bütün dertlere her
    şey ilaç oluverir diye..." telkinler veriyordu. Zavallı beyi de
    çaresizlikten bunalmış, gülen yüzü, âilesine ve hasta oğluna karşı
    âdeta diken olmuştu. Rahime hanım artık eşini tanıyamaz olmuştu.
    Oğlunun hastalığını hep Rahime hanımdan biliyordu. Rahime hanım,
    güleryüz ve müsâmaha gösterdikçe iyice suçlu oluyordu. Oğlunu yatakta
    gördükçe:"-Borçlardan bıktım, siz beni âleme rezil ettiniz!..Ben bunun
    altından nasıl kalkarım?" diye eline geçirdiği sopayla hasta oğlunu
    dövmeye başlıyordu.
    Ana yüreği dayanamıyor, elinden yavrucuğunu almaya çalışınca; kocası
    ikisini de dövüp sokağa atıyordu. Sabaha kadar ana-oğul sarmaş dolaş
    ağlayarak geceyi dışarıda geçiriyorlardı. Rahime hanım hep Rabbine
    sığınıp duâ ediyordu:
    "-Ey merhametlilerin merhametlisi Allâh'ım! Senden başka kapım yok.
    Bütün kapılar kapandı. Bak, senin mülkünde çaresiz, sana sığınıyorum,
    yavruma şifâ ver!"
    Rahime hanım, kapının önündeki sedirin altına battaniye saklamaya
    başladı. Bazı geceler dışarı atılınca oğlunu battaniyeye sarıyor ve
    birlikte kapının yanındaki sedirde geceliyorlardı.

    Sıkıntılar bitmiyordu. Rahime hanım annesine gidip yardım istedi. Annesi ise:
    "-Çocuklarını bırakıp gel, ben sana bakarım." deyince, dünyası bir kere
    daha yıkıldı. Yavrularını kime, nasıl bırakabilirdi?!. Buna yüreği
    nasıl dayanırdı. Son bir ümit, kaynanasına müracaat etti. O ise
    duymazdan geldi, ilgilenmedi bile...
    Bütün bu sıkıntılara daha fazla dayanamayan Rahime hanım, ümitsizlik
    içinde beş vakit namazını aksatmaya başladı. Artık her şeyden,
    herkesten nefret etmeye başlamıştı.

    İşte bu sıralarda sâliha bir komşusu zekat ve fitre paralarını
    toplamış, bir kap yemekle onu ziyarete gelmişti. Zaten sâliha komşuları
    da olmasa aç geçecekti bütün günleri. Nasihat etmeye başladı Rahime
    hanıma:
    "-Bak Rahime kardeş, biz sana ne kadar yardım etsek, bizimki
    sınırlıdır. Ama Rabbimizin hazinesi hudutsuz... Sen O'na bağlan, O'ndan
    iste. Bol bol namaz kıl, duâ et. Teheccüdlerde bir ana olarak çal o
    kapıyı. Rabbimiz seni kesinlikle geri çevirmez. Onun merhameti, senin
    oğluna olan merhametinden daha fazladır." diye teselli etti.
    Rahime hanım, Allâh'tan kendisine sabır ihsan etmesini diliyordu, yavrusu için şifâ, eşi için de merhamet!..

    Sıkıntılarla dolu bu üç sene hepsinden pek çok şey götürmüştü. Kocası
    daha önceleri iyi bir insan olmasına rağmen namaz kılmazdı. Şimdi ise
    çaresizlik, başkasına muhtaç olmak, iyileşmeyen hastalık iyice çileden
    çıkarmış ve Rahime hanımın yapmış olduğu ibâdetlere karşı alay etmeye
    kadar götürmüştü, onu... Bir gün sinirleri iyice boşalan kocası, Rahime
    hanım, gözü yaşlı namaz kılıp duâ ederken kendisiyle alay edip:
    "-Sen bol bol havaya konuş, ağla, sana kim yardım eder." deyip kahkaha attı.
    O ise daha bir azimle duâya sarılıyor ve şifalı bitkilerden deniyordu.
    "-Rabbim şu otları vesile kıl, şifâ ver." diye niyaz ediyordu.
    Başka bir gün beyi:
    "-Yokluktan bıktım, boşanalım." demek zorunda kaldı. Rahime hanım ise her fırsatta:
    "-Sabredelim." diyor ve bir taraftan yaptığı el işiyle evin geçimine yardımcı olmaya çalışıyordu.

    Rahime hanım, birgün çevresinden bulduğu parayla oğlunu kontrole
    götürünce, doktorlar tahlil sonuçlarını mucize olarak değerlendirdiler.
    Allâh, Rahime hanımın duâlarını kabul etmişti. Yavrucuğunun hastalığı
    iyileşmişti.
    10 gün sonra Ankara'dan, hastahaneden aradılar ve hastalığının
    tekrarlamaması için bir ilaç geldiğini ve bu ilacı mutlaka kullanması
    gerektiğini söylediler. İlacın fiyatı ise o günkü fiyatlarla yediyüz
    otuz milyondu. Rahime hanımın, duânın gücüne inanmak istemeyen kocası
    ise sevinç gözyaşları içinde:
    "-Duâ et hanım, senin duâlarınla buluruz inşâallah." diye çalmadık kapı bırakmadı.

    Uzun süredir herkesi kuşatan ekonomik sıkıntılar sebebiyle kimseden ses çıkmadı. Birgün hastahâneden bir hemşire arayıp:
    "-Ben sizin için iki yüz milyon topladım, siz ne kadar buldunuz." dedi.
    Hiç bulamadıklarını söyleyince, onlara:
    "-Haftaya Cuma gününe kadar tamamlayın, haydi siz de biraz gayret gösterin." dedi hemşire.

    Komşularından bir hanım, bir bilezik bağışlamaya söz vermişti. Sonra bir bahane uydurarak vaz geçti.
    Perşembe günü olmuş, hiçbir kuruş bulamamışlardı. Bilezik vermeyi vaad
    eden komşusu o akşam kendilerine uğradı ve yeni bir teklifte bulundu.
    "-Ben oğlumu evlendireceğim, size yardım edemem. Yalnız sizin şu hiç
    kullanmadığınız çamaşır makinesiyle fırını satın alarak yardım etmiş
    olayım." dedi.
    "-Kaç para verirsin." dediklerinde;
    "-İkisine 100 milyon veririm!.." dedi.
    Rahime hanımın deterjan parası bulup da hiç kullanamadığı bu makineyi;
    açgözlü komşusu böyle bir zor zamanda, yok fiyatına almak istiyordu.
    Çaresizlik içinde sattılar. Rahime hanım ağladı, yüreği yanmıştı. Kötü
    komşusunun, kendilerinin zor günlerini istismâr etmesi gücüne gitmişti.


    Son bir ümitle, Safranbolu'da oturan bir tanıdıklarına telefon açıp onlardan yardım istediler. Onlar da:
    "-Ümit vermiş olmayalım, ama araştıracağız." dediler. Rahime hanıma, beyi:
    "-Uğraşma, kimse yardım etmez!" diyordu. Rahime hanım gözyaşları içinde duâya yöneldi.
    Gece geç saatlerde telefon çaldı. İsminin Zehra olduğunu söyleyen bir
    hanım, adreslerini isteyip âcil para göndermek istediğini söyledi.
    Ankara'ya gidecek yol paraları olup olmadığını sordu, Zehra hanım.
    Rahime hanım, utanarak:
    "-Yok!.." deyince, yol masrafı için de ayrıca para gönderdi.
    Hemen hastahaneye telefon açıp parayı bulduklarını söylediler.
    Gözyaşları ve şükür duâları arasındayken bir zarf geldi, içindeki para
    da tamdı.
    Sabahın ilk ışıklarıyla otobüse binilip hep birlikte hastahaneye
    gidildi. Rahime hanımın oğlu, ilk kez ağlamadan sedyeye yattı ve:
    "-Anneciğim bu son, bir daha gelmeyeceğiz değil mi? Allâh bana para
    gönderen teyzeden râzı olsun, onun da en zor ânında yetişsin!" dedi.
    Anne-babası da gözyaşları içinde duâya iştirak ettiler.

    Hastahanede geçen birkaç günden sonra Rahime hanım, oğluyla eve geldiklerinde, kızı ve oğlu sevinçle karşıladı gelenleri...
    Rahime hanım, babalarının nerde olduğunu sordu. Çocuklar da iki gündür
    ekmek alamadıklarını, babalarının evdeki bakır tencereleri satıp ekmek
    getireceğini söylediler. Derken babaları geldi. Gözleri gülüyordu. 10
    tane ekmek almıştı. Sevinç içinde:
    "-Yanına bir çay demleriz, bu gün doyacağız çocuklar..." dedi. "Allâh'a şükür, zor günler geride kaldı."

    Rahime hanım, günlerce uykusuz kaldığı için kanepede uyuyup kalmıştı.
    Gözlerini açtığında beyi, gözyaşları içinde namaz kılıyordu. Namazdan
    sonra ellerini kaldırıp:
    "-Rabbim beni affet, uzun ömür ver. Çalışayım borcumu ödeyeyim, sana
    iyi bir kul olayım. Rabbim sâliha eşimden de râzı ol, eğer onun sabrı
    ve Sana olan tevekkülü olmasaydı, ne yapardım?!. Bize para gönderen
    tanımadığımız kuluna da daha bol mal-mülk ver, hayır ve hasenâtını da
    devam ettir. Âmin." dedi.


    "(Rasûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?" (el-Furkan, 22)
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    Duanın Gücü
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    2ce 1OL :: DİNİ :: Duanın Önemi-Çeşitli Dualar-
    Buraya geçin:  
    forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar